Bir ürün satın aldığınızı düşünün ve gerçekten hayal kırıklığına uğradığınızı…
Belki bir araba, bir cep telefonu ya da belki de bir kalem gibi daha az pahalı da olabilir. Bu ürünü aldınız ve ürün arızalı çıktı. Bu durum sizi nasıl hissettirirdi? Hatta biraz daha ileri gidelim ve arızalı çıkan ürünün yaratabileceği riske göre bu durumun hayatınıza mal olduğunu…
Bu gibi durumlar beraberinde birçok zaman alıcı ve can sıkıcı diyaloglara, bazen ise çözümsüzlüklere de yol açabileceği gibi, işletmeler için prestij ve güven kaybına, tüketiciler içinse stresli ve kaygılı bir sürecin içinde bulunulmasına yol açmaktadır.
Tüm bu olumsuzlukların önüne geçebilmek için Yönetim Sistemlerinin varlığı işte tam da bu noktada devreye girmektedir. Memnuniyetsiz olmadan önce ürün veya hizmetle ilgili sorunları önlemek, müşterilerin memnuniyetini sağlamaya yardımcı olmak maksadıyla kök neden analizlerinin yapıldığı, risklerin tespit edildiği, planlı bir şekilde çalışıldığı, süreçlerin uygulanabilirliğinin kontrol edildiği, hedef ve politikaların oluşturulduğu ve yapılan tüm uygulamaların analizleri sonucunda gerekli önlemlerin alınarak sürekli iyileştirme felsefesiyle hareket edildiği bir sistem gerçek anlamda birçok olumsuz senaryonun önüne geçilmesini sağlayacaktır.
Bilgi devrimi ve hızla değişen teknolojiler rekabet ortamının oluşmasına neden olmaktadır. Bu da işletmeler için yeni müşteriler edinmeyi zorlaştırmakta ve ek maliyetlerin oluşabilmesine neden olmaktadır. Müşterileri kazanmak kadar aynı zamanda elde tutmak da artık son derece önemli ve bir o kadar da zor süreçleri barındırmaktadır. Burada bilinmesi gereken gerçekse, müşterileri elde tutmak, müşteri ihtiyaçlarını anlamak ve onları tatmin etmek için uygulanan politikalarla başlar. Müşterilerini tatmin edemeyen bir işletme hayatta kalamaz. Bir yönetim sistemi, işinize uygun ürün veya hizmetleri en iyi şekilde sunmak için ne yapmanız gerektiğini belirleyerek, müşteriyi memnun edebilmek adına merkezi bir rol oynar. Müşteri memnuniyetinin yüksek olması ise yeni müşteriler, daha çok kazanç ve işletmenin daha çok büyümesi anlamını taşımaktadır.
Aslında konuyu şöyle de özetleyebiliriz, kalite yönetim sistemine sahip olmayan büyük bir işletme ile kalite yönetim sistemine sahip olan küçük bir işletme arasında kıyaslama yapacak olursak, küçük işletme ürün/hizmet kalitesiyle rakibi olan büyük işletmeyi kesinlikle gölgede bırakması muhtemel olacaktır.
Kurumsal ve adını duyurmuş birçok büyük şirket, gelişme dönemlerinde profesyonel olarak yönetim sistemlerini kullanıp uygulayarak işletmelerinin büyümelerini sağlamaktadırlar. Ancak ülkemiz şartlarında pek çok işletme yönetim sistemlerinin varlığını kâğıt üzerinde göstermekte ve gerçek anlamda uygulamayıp gereksiz dokümantasyon ve zaman kaybı olarak görmektedirler. Oysaki yönetim sistemlerinde “kişiler değişir sistemler kalıcıdır” mantığı esastır. İşletmeleri çalışanlarına kişisel bazda bağımlılıktan kurtaran bu yönetim sistemleri, gerçek anlamda uygulandıklarında işletmelerin her zaman ayakta kalmasını sağlamaktadırlar. Ne yazık ki ülkemizdeki pek çok işletme sahibinin konuyla ilgili bilgi yetersizliği olduğundan dolayı, bu mantığın sistemsel olarak yerleşememesi, işletmelerin genelde çalışanlarına kişisel anlamda bağımlı olarak ayakta kalmaya devam etmelerine neden olmaktadır. Bu da işletmelerin üretim veya hizmet kalitesine bağlı olarak müşteri potansiyelinin artmasına ve büyümesine her zaman engel teşkil etmektedir. Bu bakış açısına sahip işletmeler, iki ileri bir geri şeklinde devam edip hiçbir ilerleme ve gelişme gösteremeden varlıklarına devam etmektedirler.
Ayça Demirok
Uygunluk Değerlendirme KoordinatörüKonya’da dünyaya gelen Ayça Demirok küçük yaşta teknik konulara ilgisinin başlaması sebebiyle meslek olarak hayali olan mühendisliği seçmiş ve Selçuk Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünde lisans eğitimini almıştır. Mezun olduktan sonra 2 yıl ısıtma-soğutma, havalandırma, doğalgaz tesisatı projelendirme ve uygulama alanlarında çalışmalarını sürdürmüş daha sonra da kauçuk üretimi üzerine ihracat yapan bir firmanın dış ticaret departmanında kariyerine devam ederek bu görevi nedeniyle bir süre Kosova’da yaşamıştır.
Türkiye’ye döndükten sonra İzmir’de yaşamak istemesi sebebiyle kariyer çalışmalarını burada sürdürmeye karar vermiştir. Otomatik araç yıkama sitemleri üzerine üretim faaliyeti gösteren DBF Makina firmasında “proje ve ürün yöneticisi” olarak göreve başlamıştır. Burada tank yıkama projesi (Irak) ve metro yıkama projeleri (İstanbul, Antalya) gibi önemli projelerde görev aldıktan sonra firmada yaşanan ekonomik krizden kaynaklı sıkıntılar sebebiyle buradaki görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır.
Daha önce Konya ve Kosova’da görev aldığı firmanın İzmir’de şube açması sebebiyle yollarının tekrardan kesişmesi üzerine aynı firmada Kalite Kontrol Mühendisi olarak göreve başlayıp, ileriki dönemlerde de Dış Ticaret Departmanında çalışmalarını sürdürmüştür. Belli bir süre sonra firmanın İzmir şubesini kapatmak zorunda kalmasından kaynaklı firmayla yollarını ayırdıktan sonra İzmir’in büyük inşaat projelerinden olan Ege Perla AVM Rezidans projesinin en başından projenin tamamlanmasına kadarki süreçte Şantiye Şefi olarak görev almıştır.
Son olarak, Uluslararası Mevzuat ve standartlara uygunluğun değerlendirildiği bir Onaylanmış Kuruluş olan Femko Uluslararası Teknik Kontrol Eğitim ve Belgelendirme Şirketinde “Kalite Yönetim Temsilcisi” olarak görevini yürüten Ayça Demirok, kariyerine “Uygunluk Değerlendirme Koordinatörü” olarak devam etmektedir.
Linkedin den Takip Edin Ayça Demirok: Diğer Yazıları